Sayfalar

11 Temmuz 2012 Çarşamba

C Vitamini - C6H8O6 - Askorbik Asit

Vitamin Nedir?
Vitaminler, organizmanın hayati fonksiyonlarını sorunsuz bir şekilde devam ettirebilmesi için gerekli olan ve organizmada belirli miktarlarda bulunması gereken kimyasal bileşiklerdir. Bir kimyasal bileşene vitamin diyebilmemiz için, vücut tarafından gereken miktarda sentezlenememeleri ve dışarıdan diyetimiz ile alıyor olmamız gerekmektedir. 


Vitamin C'yi birçok hayvan ve bitki türü glukozdan üretebilmekte iken, biz insanlar, meyve yarasaları ve bazı insan benzeri primatlar Vitamin C'yi vücudumuzda üretemediğimiz için besin yolu ile almak durumunda kalırız (http://tr.wikipedia.org/wiki/C_vitamini). Yani vitamin C bizler için ''Vitamin'' iken birçok hayvan türü için gıda yoluyla alımına gerek yoktur. Bunu ilk öğrendiğimde hayvan deneylerinin çoğunun ne kadar boş yere yapılmakta olduğuna bir kere daha emin olmuştum. 


Peki bizlere ne yararı vardır bu Vitamin C'nin?
Vitamin C, gıdaları lipid peroksidasyonuna ( Serbest radikallerin ortaya çıktığı, gıdanın tat, koku ve tazeliğini etkileyen bir süreç) karşı korumada, demirin vücudumuz tarafından emiliminde yardımcı olarak, kansere karşı korumada, kalp hastalıklarına karşı korumada (LDL'nin oksidasyonunu önler), yaraların iyileşmesinde rol oynar (kolajen bağ doku, kemikler, dişler ...) rol oynamaktadır. Kısacası GEREKLİDİR. Suda çözünebilen bir vitamindir. 
Cildimiz için oldukça faydalı olduğunu ve kırışıklık azaltma ve önlemede, güneşin zararlı etkilerinden korunmamızda önemli bir yere sahip olduğunu da vurgulamak isterim!






Eksikliğinde Ne Olur?
Özellikle sigara kullanıcılarında düşük Vitamin C değerlerine rastlanmaktadır. Sigara tüketiminin Vitamin C değerlerini azalttığı gösterilmiştir. 
Eksikliği durumunda, saçlarda kuruluk ve kırılmalar, yaralarda iyileşme süresinin uzaması, bir yere çarptığımızda daha kolay ve uzun süre kalıcı çürükler, morluklar, cilt kuruluğu, diş eti kanaması, diş eti enflamasyonu gibi şikayetler ortaya çıkabilir. 
Uzun süre (bazı kaynaklara göre 3 - 4 ay gibi)  C vitamini eksikliğinde ortaya çıkan bir diğer durum skorbüt hastalığıdır. Vitamin C' nin laboratuvar ortamında üretimine başlanmadığı yıllarda, sefer sırasında korsan ve gemiciler taze meyve ve sebzeye erişemedikleri  ve sürekli kuru gıda ile beslendikleri için çoğu karaya varmadan önce skorbüt hastalığına yakalanırmış. Bu yüzden bu hastalığa KORSAN HASTALIĞI da denilmektedir. Bunu engellemek için İngiliz donanmasına 1800lerde limon ve limon suyu takviyesi yapılmış. 
Günlük önerilen C Vitamini dozu, sağlıklı yetişkinler için; günlük tavsiye edilen doz 60 mg civarıdır. Suda çözünen bir vitamin olan C, vücutta depolanmaz ve fazlası idrar yoluyla atılır. 
Vitamin C Fazlalığı durumunda; kusma, ishal, bulantı ve böbrek taşı oluşum riskinde artış görülebilir. 
Vitamin C Kaynakları Nelerdir?
Taze sebze ve meyveler bol miktarda C vitamini içerirler. Fakat tüketim şekilleri bizim yararlanımımız açısından büyük öenm taşımaktadır. Pişirmeden ya da az pişmiş olarak tüketmek, ışıktan korumak önemlidir. 
Başlıca kaynakları arasında; Limon, portakal, greyfurt, çilek, kivi, biberler, karnabahar, brokoli, domates sayılabilir. 



27 Haziran 2012 Çarşamba

Antioksidan Nedir, Ne işe yarar?

Biyokimya A.D.'dan aldığım serbest radikaller ve antioksidanlar adlı dersten sonra, kendimi antioksidanlar ile ilgili bir dolu makale okurken buldum. Hatta bununla yetinmeyip, danışman hocamın da desteğiyle tezimi bu konuda yapmaya da karar vermiş oldum.
Peki neden bu kadar dikkat çekici, neden önemli bu antioksidanlar?
Öncelikle, antiOKSİDAN kelimesindeki OKSİDANlar neymiş, oradan başlayalım. 
OKSİDANLAR; BSTS/ Veteriner Hekimleri Terimleri Sözlüğünde; ''Bir oksidasyon-redüksiyon reaksiyonundaki elektronların alıcısı'' olarak tanımlanmıştır. Serbest radikaller olarak adlandırılan ve normal metabolik faliyetlerimiz sırasında (ör: besinlerin enerjiye dönüştürülmesi, mitokondrideki ETS), ya da çeşitli iç ve dış etkenlere bağlı ( enflamasyon, solunumsal patlama, UV ışınlar, çevre kirliliği, sigara dumanı...) olarak vücudumuzda meydana gelen, çiftlenmemiş bir elektrona sahip moleküllerdir. Kısacası günlük faaliyetlerimiz sırasında vücudumuzda meydana gelmektedirler. 
Şimdi gelelim çiflenmemiş bir elektron hadisesine! Bu tek elektronu bulunan serbest radikallerin, gidip sağlıklı moleküllerimizden bir elektron aşırmak suretiyle hasara yol açmak gibi kötü bir eğilimleri vardır ki biz  bu duruma OKSİDATİF STRES diyoruz. Amaçları o tek elektronlarını çiftleştirmek. 
Peki bu serbest radikallerin etkileri nelerdir diye sorarsanız, belli başlı bazı etkileri: Yaşlanma, Kalp-damar hastalıkları, çeşitli kanser türleri, katarakt, bağışıklık sisteminde zayıflama, sinir sistemi dejeneretif hastalıkları.... diye devam eden bir liste karşımıza çıkacaktır. 




Şekildeki serbest radikalin çiftlenmemiş bir elektronu mevcut. Bu radikal eğer şanslıysak bir antioksidan molekül ile karşılaşacak ve antioksidan molekülün ona bir elektronunu bağışlaması ile hırsızlık huyundan vazgeçecektir. 
Serbest radikaller de kendi içlerinde, reaktif oksijen türevleri, reaktif nitrojen türevleri, toksik olan ama radikal olmayan moleküller (H2O2 aka: hidrojen peroksit) gibi çeşitlere ayrılmakta fakat sanırım konuya giriş için şimdilik bu kadar serbest radikal yeter!
Peki nedir Antioksidanlar?
Serbest radikallerin neden olduğu oksidasyonları önleyen, serbest radikal yakalama ve stabilize etme yeteneğine sahip maddelerdir. Endojen ve eksojen kaynaklı olmak üzere iki gruba ayrılırlar. 
Enzim olanlara örnek (endojen); Süperoksit dismutaz, katalaz, glutatyon peroksidaz, hidroperoksidaz.... 
Enzim olmayanlara örnek (endojen); Melatonin, seruloplazmin, miyoglobin, bilirubin, glutatyon, ferritin,...
Eksojen olanlara örnek; Vitaminler, Gıda ile alınan antioksidanlar ve ilaçlar sayılabilir. 
Ayrıca antioksidanların birçok kullanım alanından biri de gıda sektörüdür. Çünkü besinlerde lipid peroksidasyon dediğimiz süreç sonunda, tat ve kalitede,  ekşimiş, bayat tat, gıdanın rengi ve dokusunda değişim, içerdiği esansiyel yağ asitleri ve vitaminlerin yapısında bozulma meydana gelmektedir. Bu besinlerin tüketilmesi ise gıda zehirlenmeleri,  zeka geriliği ve kalp hastalıkları gibi birçok kötü sonuç doğurabilmektedir. 
Gıdaları saklarken lipid peroksidasyondan korumak için, bir yöntem de antioksidanların eklenmesidir. Bu eklenen antioksidanlar genellikle sentetik antioksidanlar olan BHT, BHA ve PG'dir. Fakat son yıllarda yapılan çalışmalarda bu sentetik antioksidanların kanserojen etki gösterebileceği de bildirilmiştir. Bu nedenle hem gıda olarak tüketim amaçlı, hemde besin maddelerinin saklanması sırasında lipid peroksidasyonu önleme amaçlı doğal antioksidanların kullanılması gündeme gelmiştir. 
Blogumda, bu doğal antioksidanları ve yararlarını, tüketim miktarlarını, antioksidanların tarihini kısacası antioksidanlarla ilgili temel bilgileri paylaşacağım. 






Aslı Aydoğdu